26 Mart 2016 Cumartesi

DERİN BİR NEFES ALIN





Derin bir nefes almalı, biraz beklemeli, o sessizliği hissetmeliyiz. Sonra tüm gücümüzle içimizde tuttuğumuz o çığlıkları, beynimizi dolduran o seslerin hepsini dışarı atmalıyız. Nefesimiz kesilene kadar bağırmalıyız.

Hepimizin sorunları var. Hepimiz, aramızda en güçlü duran kişi bile, kırılganız. Ve yaralarımızı sessizlikle, telefonlarımızla, müziklerimizle, kitaplarımızla ya da uykuyla kapatmayı çalışıyoruz. Ve hepimiz yavaş yavaş kabuğuna çekiliyor.

Ve bunun bizi güçlendirdiğini düşünüyoruz.

İşte en büyük yalan bu yalnız olmak, insanları uzaklaştırmak, dertleşeceğiniz birinin olmaması bunların hepsi sizi daha çok kırılgan yapar.

O yüzden en azından bir tane dost edinin ve bir çok arkadaş. Yanında ağlayabileceğiniz biri bulunsun, başınızı omzuna koyabileceğiniz biri bulunsun.

Ve her şey fazla geldiğinde, ve kafanız dolduğunda. Derin bir nefes alın ve çığlık atın, bağırın her şeye. Sizi siz yapanları açıklayın.

11 Mart 2016 Cuma

YALNIZLIĞIN SİMGESİ İNSANLAR

Bazı insanlar vardır yalnızlığın simgesi gibidir. Daha doğduklarında anda yalnızlık içlerine oturur. İşte böyle insanlar kalabalıkta olsa, dostları da bulunsa hep yalnız oldukları gelir akıllarına. Ve kendileri halletmeye çalışır.

Böyle insanların hayatlarına girmek ya da onları hayatlarınıza sokmak yapabileceğiniz en iyi şeydir. Çünkü bu insanlar siz üzüldüğünüzde yanınızda olabilecek, siz ağladığınızda göz yaşlarınızı silebilecek, bir annenin evladıyla gurur duyarmışçasına sizin yaptıklarınızla gurur duyabilecek, bir babanın evladının yanında durması gibi durabilecek insanlardır.


Benim hayatımda böyle birkaç insan var. Ki onların hayatımda olması beni ayakta tutabilen, benim kötü biri olmadığımı hatırlatan sayılı şeylerden biri. 

ESKİ BİR DOST

Siz mutlusunuzdur. Epey eğlenirsin o gün. Ve bir sınıfın önünden geçerken kafanızı çevirirsiniz. Karşınıza eskiden dostum dediğiniz kişi gelir. Suratınız düşer. Sonra biri gelir gülümsetir. Öylece içinizde buruklukla geçersiniz.

Ben birini bıraktıktan ya da biri tarafından bırakıldığıma o kişinin bir daha yanına canım cicim diye yaklaşacak bir insan değilim.

Ve bu iyi hissettirmiyor. Sadece geri döndüğümde hiçbir şey eskisi gibi olmayacak her şey değişmiş olacak. Ve ben dışarıdan bir izleyici gibi kalacağım o hayatta. Ben daha önceden yaptım. Olmuyor.

O  dostunuz dediğiniz ama şimdi sizin için herkesten uzak olan kişi en çok da her gördüğünüz de, her mesaj attığında içinizde bir buruklukla birlikte bir hissizlik oluyor.  Ve o mesajı okuduğunuzda daha beter oluyor. Çünkü orada biraz intikam, biraz acımasızlık, biraz da nefret bulunuyor.
Ki bunlar en zarar verecek duygulardır.



8 Mart 2016 Salı

ŞİİR YAZMAYA BAŞLADIM

Şiir yazmaya başladım. Tuhaf çünkü ben düz yazı insanıyımdır. Sayfalarca yazar, yazar sonra yırtar atarım.  Şimdi düz yazıda cümlelerim birleşmiyor.

Şiir yazmak bana göre yarım kalmış insanların yarım hayallerinden oluşur çoğunlukla. Ve bu yarımlıklar şiirle bütünleşir. İnsan tam olarak bitiremediği cümlelerini şiire işler ve bu şiirler bütün gözükür.

Şiir yazmak belki de her ergenin lise döneminde geçirdiği bir evredir. Önemli olan yazmayı devam ettirmektir.

Yine bir şeyler saçmaladım teşekkürler.

4 Mart 2016 Cuma

AKREP GİBİSİN KARDEŞİM

"Akrep gibisin kardeşim" Nazım Hikmet'in insanoğlunu en iyi anlattığı şiiri bence. İnsanoğlunun ne kadar kötü olduğundan, ne kadar zulüm yaşattığını fark etmesini sağlıyor bu şiir.

"Akrep gibisin kardeşim, 
korkak bir karanlık içindesin akrep gibi. 
Serçe gibisin kardeşim, 
serçenin telaşı içindesin. 
Midye gibisin kardeşim, 
midye gibi kapalı, rahat. 
Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim. 
Bir değil, 
beş değil, 
yüz milyonlarlasın maalesef. 
Koyun gibisin kardeşim, 
gocuklu celep kaldırınca sopasını 
sürüye katılıverirsin hemen 
ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye. 
Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani, 
hani şu derya içre olup 
deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf. 
Ve bu dünyada, bu zulüm 
senin sayende. 
Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer 
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak 
kabahat senin, 
— demeğe de dilim varmıyor ama — 
kabahatın çoğu senin, canım kardeşim! "
  
Herhalde bu şiir biz tarihin en uygar insanları anlatıyor. Ne kadar uygar olduğumuzu, ne kadar iyi olduğumuzu...

Bu şiir bizim ne kadar korkak, ne kadar umursamaz, ne kadar benzer olduğumuzu anlatıyor